Çocuklarda astıma eşlik eden kognitif bozukluk ile ilişkili inflamatuar mekanizmalar ve biyobelirteç olarak değerleri Astım hem üst ve alt solunum yollarını enflamatuvar yönde etkilemekte hem de psikososyal, iletişimsel, dilsel ve bilişsel geriliklere yol açabilmektedir. Bu klinik fenomenlerin birbirileri ile olan ilişkilerinin aydınlatılması, astımın medikal tedaviyle yönetimine ek olarak gelişimsel alanların da dikkatle izlenmesini, bununla birlikte olası terapötik endikasyonların ortaya konabilmesini sağlayacaktır. Bu amaçla astımlı çocukların hastalık şiddeti, astım kontrol düzeyleri ve atopik durumlarına (deri prick testi, eozinofili, immünglobülin [IgE], interlökin-10, 1beta, 4, 13, 6, 17, 23, 12, TNF-alfa, CXCL-12, CXCL-10, pNFH ve GFAP düzeyleri) göre dil ve bilişsel gelişimlerinin karşılaştırılmasıdır. Araştırma Haziran 2022-2023 tarihleri arasında İstanbul Atlas Üniversitesi Hastanesi (Medicine Hospital) pediatrik alerji ve immünoloji polikliniğinde gerçekleştirilecektir. Nöroenflamasyon belirteçleri İstanbul Üniversitesi Aziz Sancar Deneysel Tıp ve Araştırma Enstitüsü’nde çalışacaktır. Dil ve bilişsel becerilerin değerlendirilmesi için WISC-R, TAST, “Kurbağa Neredesin” Öyküsü 4-18 Yaş Çocuk ve Gençlerde Davranış Değerlendirme Ölçeği, Coopersmith Benlik Saygısı Envanteri ve Çocuklarda Anksiyete ve Depresyon Ölçeği-Yenilenmiş (ÇADÖ-Y) yüz yüze uygulanacaktır. Nöroenflemasyonun serebrumda yapısal değişikliklere yol açıp açmadığını araştırmak amacıyla diffüzyon kranyal manyetik rezonans görüntüleme alınacaktır. Araştırmanın evreni 12-16 yaş arası astımlı çocuklardır. Örneklemi ise Medicine Hospıtal Pediatrik Alerji ve İmmonoloji Polikliniği’nde takipli alerjik çocuklardır. Dil, bilişsel ve psikometrik ölçüm araçlarından elde edilen sonuçlar ile nöroenflamatuvar belirteçlerin düzeyleri arasındaki ilişki incelenecektir. Gruplar arasındaki farklılıklar incelenirken Bağımsız t Testi ve Tek Yönlü ANOVA ve Mann Whitney U ve Kruskal Wallis-H Testlerinden yararlanılacaktır. Anlamlı farklılıkların görülmesi durumunda Post-Hoc Çoklu Karşılaştırma Testi ile aralarında farklılık olan gruplar belirlenecektir. Değişkenler arasındaki ilişkiler incelenirken Spearman’s ve Pearson Korelasyon Katsayısından yararlanılacaktır. Araştırmacı TÜBİTAK PROJESİ
Nörojenik Bozukluklarda Dil ve Konuşma Terapistlerinin Eğitimi: İletişim ve Yutma Bozukluklarında Uzmanlık ve Farkındalık Geliştirme Dil ve Konuşma Terapisi Eğitmen TÜBİTAK PROJESİ
TOA-2021-37237/BAP-ÖNAP/Uykuda Elektriksel Status Epileptikus Hastalarının Klinik Özellikleri ve İmmünolojik ve Genetik Biyobelirteçlerin Araştırılması Araştırmacı Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi
Otizm Spektrum Bozukluğu Tanısı Alan Çocuklarda Nöroenflamasyon Belirteçleri ve Otistik Bulguların Şiddetiyle İlişkisi Otizm, toplumsal etkileşim ve iletişimde yetersizlikler ile davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntülerle toplumsal etkileşim ve iletişimde kullanılan dil ya da sembolik/imgesel oyun becerilerinin en az birinde gecikme ya da olağan dışı bir işlevselliğin olması ile karakterize edilen gelişimsel bir bozukluktur (Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, Beşinci Baskı (DSM-5) Tanı ölçütleri Başvuru Elkitabı’ndan çeviri. Köroğlu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2013).
Otizm hem psikiyatrik hem de proinflamatuvar sitokinlerin artışı gibi nonpsikiyatrik bulgularla birlikte görülmektedir (Saresella M, Piancone F, Marventano I, et al. Multiple inflammasome complexes are activated in autistic spectrum disorders. Brain Behav Immun 2016; 57:125-133) İnflamasyon, mikrobiyal enfeksiyon veya doku hasarı gibi zararlı uyaranların yok edilmesine yönelik koruyucu yanıttır. İnflamasyon, inflamazomlarla düzenlenmektedir. İnflamazomlar multimetrik protein kompleksleri olup, agregasyonları proinflamatuvar sitokinlerin üretimine bağlıdır. Doğal immün sistem hücreleri, sahip oldukları örgü tanıyan reseptörleri aracılığı ile mikroorganizmaya özgü moleküler yapıları (PAMP) tanırlar. Sirke sineğinin Toll reseptörlerine benzer reseptörler (Toll-like receptors: TLR) ve NOD (nucleotide-binding oligomerizsation-domain protein) benzeri reseptörler (NLR’ler), en iyi bilinenleridir. TLR’lerle birlikte çalışan NOD1 ve NOD2 molekülleri, (Nükleer Faktör Kappa B (NFκB) aktivasyonu yaparak proinflamatuvar sitokin ve öncüllerinin üretimini artırırken, IPAF veya NALP3 proteinleri inflamatuvar kaspazları aktive eder ve hazır olan öncüllerinden İL-1β ve İL-18 gibi inflamatuvar sitokinleri keserek onların aktif şekillerine dönüşmelerini sağlarlar . Sitoplazmadaki kaspaz aktivasyonu sonucu sitokinleri aktif şekle dönüştüren bu enzimatik sistemlere inflamazomlar denilmektedir. NLRP1, NLRC4, AIM2 gibi NLR ailesinin bir üyesi olan NLRP3; makrofaj, mikroglia gibi immun sistem hücrelerine ulaşan tehlike sinyallerini tanıyan ve IL-1β ile IL-18 aracılı inflamatuvar yanıtların başlamasında görev alan sitozolik bir reseptör proteinidir. Pro- IL-1β ve pro-IL 18’in ise aktif türevleri olan IL-1β ve IL-18’e dönüşümleri için NLRP3 aracılı inflamazom aktivasyonu ile pro-kaspaz-1’in kaspaz-1’e dönüşümü gereklidir. Kaspaz-1; pro- IL-1β ve pro-IL-18’in IL-1β ve IL-18’e dönüşümünü gerçekleştirir.
Sitokinler, hem nöronlar hem de astrosit ve mikroglialarda üretilmektedir ve düzeylerindeki anomaliler çeşitli nörogelişimsel hastalıklarla ilişkilendirilmektedir. Proinflamatuvar sitokinlerin artışının otizmde görülen davranışsal ve bilişsel sorunların kaynağı olabileceği son yıllarda gündeme gelmiştir. Birçok çalışmada sitokin ailesinin üyelerinin, erken beyin gelişiminde ve hasarlanma sonucu gelişen sinaptik plastisitede önemli rol oynadıkları ortaya konmuştur. (Garay PA, McAllister AK. Novel roles for immune molecules in neural development: implications for neurodevelopmental disorders. Front Synaptic Neurosci 2010; 8(2):136 (1-16); Ricci S, Businaro R, Ippoliti F, et al. Altered cytokine and BDNF levels in autism spectrum disorder. Neurotox Res 2013;24:491-501.)
Otizmde görülen davranışsal sorunların şiddeti ile serum immünglobülin G (IgG) ve immünglobulin M (IgM) düzeyleri arasında ilişki bulunmuştur. Davranışsal bulguları şiddetli olan grupta, serum IgG ve IgM düzeyleri daha az bulunmuştur. Araştırmacı Yükseköğretim Kurumları tarafından destekli bilimsel araştırma projesi